Sünnetin Sağlığa Zararları



Bu güne kadar hep sünnetin faydalı olduğu, gereksiz ve ileride sorun olabilen bir deri parçasını atmaktan ibaret olduğu ve başkaca da faydaları bulunduğu yalanıyla yetiştik.

Ancak gerçek bu değil! Önce bazı Türk uzmanların görüşleriyle başlayalım...

Nil Gün (Araştırmacı Yazar, "Sünnetle İlgili Yalan ve Gerçekler" kitabının yazarı) : "Sünnetin sağlığa büyük zararları var Kesilen sadece işe yaramaz bir deri parçası değil. O kesilen parça, içinde sinir uçlarının, kan damarlarının, salgı bezlerinin bulunduğu bir mekanizma. O işe yaramaz diye kesilen deri parçasının koruyucu görevi ve cinsel işlevi var. Sünnet olduktan sonra bir çok alanda erkek zarar görüyor. 6 bin yıllık bir gelenek bu."

Nil Gün'ün sünnet hakkındaki iddiaları, yazının devamında link'i bulunan, Sünnete Karşı Doktorlar (DOC) resmi sitesinde de aynı şekilde yer alıyor.

Dr. Haydar Dümen (Seksolog) : "Sünnet bütünüyle olumsuz bir eylemdir. Baştan sona yanlış. Çünkü, adı ister Tanrı, ister doğa olsun, evrenin süreçleri içinde bedenimizde ne bir hücremiz fazla, ne eksiktir. Bu yüzden doğa ya da Tanrı hatalı imalat yaratmaz. "

Ord. Prof. Op. Dr. Cemil Topuzlu (Cerrah) : "Sünnetten sonra sinir hastalıklarına tutulan çocuklar pek çoktur. Sünnetin asla faydası olmayıp, bilakis kötülüğü ve tehlikesi vardır."

Prof. Dr. Osman Inci (Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dali Baskani): “Sünnet erken bosalmaya sebep olur. Sünnetsiz erkegin cinsel gücü sünnetli erkeginkinden daha fazladir”

Op. Dr. İbrahim Karahan (Cerrah) : "Sünnetle ilgili olarak sağlık yararlarının hepsi palavradır ve insanları sünnet olmaya ikna etmek için yapılmaktadır. Kesinlikle kanmayın. Sünnet sağlık açısından zararlıdır. İnsanlara sağlıklı olduğunu söyleyerek yapmak onları kandırmaktır. Erken boşalma-prematür ejakülasyon, Türkiyede yapılan çalışmada görülme sıklığı %30 dur. Penisin vajen (hazne) içinde kalma süresi ortalama 3.5 dakikadır. Normalde bu süre 10-15 dakika olmalıdır. Sünnetlilerde cinsel yaşam olumsuz etkilenir ve cinsellik sönük yaşanır." 

Kaan Göktaş ("Oldu da Bitti Maaşallah" kitabının yazarı) : "Sünnet hadım edilmenin yumuşatılmış şeklidir. Her erkek çocuk, bilinçaltında hadım edilme korkusu taşır. Çocukları sünnet ederek onların bu "hadım edilme" korkularını harekete geçiriyorsunuz. Çok önem verdikleri, yeni keşfetmeye başladıkları cinsel organlarını yaralıyorsunuz, acı çektiriyorsunuz. Erken boşalma başta olmak üzere birçok seksüel bozukluğun ve parafilinin temelinde sünnet travması yatar...Sünnetin tıbbi açıdan gerekli olduğu yalandır. Sünnet derisi insan vücudunun işlev gören, sağlıklı, yaşayan bir kısmıdır. Görevi penisi korumaktır. Bu kısmı yok ettiğiniz zaman geriye hissiz ve savunmasız bir organ kalır. Hijyen açısından gerekli olduğu yalandır, çünkü sünnet derisi kendi ürettiği mukozamsı bir sıvıyla penisi korur. Üstelik asgari hijyen koşullarının kolay ulaşılabildiği bir dünyada, "temizlik" bahanesi çok ilkel. Hastalıkları önlediği iddiası yalandır. AİDS ile sünnet arasında bağ kurmaya çalışılsa da AİDS kanla ya da vücut sıvılarıyla bulaşır, önlemenin yolu bilinçlenmekten ve korunmaktan geçer. "Sünnet olanlar ileride penis kanseri vb. hastalıklara yakalanmaz" denilir; bu da yalandır. Kanserle sünnet derisi arasında bir bağ yoktur. Üstelik önleyici tıp bu değildir... Sünneti reddediyorum çünkü ilkel bir gelenek. Ayrıca insanın vücut bütünlüğüne, rızasını almadan, geri dönüşümsüz bir biçimde zarar veriyorsunuz. Bu işlemi de sünnet olacak kişinin çocuk ya da bebek olmasını kullanarak yapıyorsunuz.Zorla, kandırarak vücudunun bir kısmını kesip atıyorsunuz. Onun vücut bütünlüğüne geri dönülemez, telafi edilemez bir zarar veriyorsunuz. Sonra da bunun adına "ana-baba hakkı" diyorsunuz. Sünnet bir çocuk hakları ihlalidir."

Prof. Dr. George J. Boyle ( Ph. D. D. Sc.): " Sünnetin herhangi bir insana yapılmasını tamamen adaletsiz ve insafsızca bir eylem olarak görüyorum.Çocukların sünnet edilmesine şiddetle karşı çıkıyorum. Şuan yasal olmasa dahi sünnet tamamen suçtur. Gerçekte suçtur. En sadist çocuk taciz biçimidir. Çünkü penisteki erojen dokunun kesilmesidir. Bu yapılan adalet değildir ve ele alınması gereken bir konudur. Dünya devletlerinin artık ayağa kalkmaları, medeni cesaret göstermeleri ve yapılan bu acımasızlığı konuşmaları gerekiyor. "

Prof. Dr. George C. Denniston (M.D., M.P.H., founded Doctors Opposing Circumcision) : "Bazen doktorlar para kazanmak için ailelere tavsiye ediyorlar.Sünnet bir insanın penisindeki sağlıklı derinin yarısının başka bir insan tarafından kesilmesidir. Bunun bir çocuğa/bebeğe yapılması vahşettir. Vahşi ve zalimce bir eylemdir. Neden bu kadar sert ifadeler kullanıyorum? Çünkü sünnet kalıcı hasar verir. Kimsenin bu gereksiz prosedürü rızası olmayan birine yapmaya hakkı yoktur."

Prof. Dr. Paul M. Fleiss (M.D., M.P.H.) : "Göz kapakları gözleri nasıl korursa, üst-deri de glansı korur. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Sünnet hijyen ve sağlık dışıdır. Sünnet normal kan dolaşımını bozar. Sünnet köreltir ve hissizleştirir."

Dr. Thomas J. Ritter (M.D.): "Üst deri Smegma üretir. Smegma temizdir, kirli değildir, faydalıdır ve gereklidir. Bu sıvının antibakteriyel ve antiviral özellikte oluşu penisi temiz ve sağlıklı tutar. Bütün memeliler smegma üretirler."

Dr. Georg von Neumann : " Peniste [Meissner cisimcikleri ] sadece sünnet derisinde ve frenulumda bulunur. Bu tür reseptörler (sünnet derisi yoluyla) vajinanın içini hissederler. Sünnetli erkekler bu çok hassas penis duyusunu kaybetmişlerdir”

Amerikan Sünnete Karşı Doktorlar (Doctors Opposing Circumcision, DOC) Birliğinin görüşleri

Halen gittikçe artan sayıda doktor rutin yenidoğan sünnetine karşıdır. Bu doktorlar kimsenin, bir başkasının cinsel vücut parçalarını zorla almaya hakkı olmadığını kabul eder. Ayrıca doktorların da, çocuklar üzerinde uygulanan bu acı verici, tıbbi açıdan gereksiz prosedürde yeralmamaları gerektiğine inanırlar.

Rutin sünnetler yalnızca Altın Kuralı ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda tıbbi uygulamaların temel ilkesi olan "İlk Önce Zarar Verme" ilkesini de ihlal eder. Şaşırtıcı şekilde, sünnet, A.M.A. Ahlak Kuralları'nın yedi maddesinin hepsini de ihlal eder.

Ana-Babanın doktora , ne zaman ve nasıl uygulamada bulunacağını söylediği garip uygulama tııbın başka hiçbir yerinde yoktur. Çağdaş tıbbi etiğe göre, ana-babanın çocuklarının yararına olmayan müdahalelere izin verme yetkileri yoktur.

"Korku, acı, şekil bozma, güçten düşürme ve aşağılama insan ruhunu kırmaya çalışmanın tipik yollarıdır. Sünnet hepsini içerir."

Geoffrey T. Falk tarafından çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler

Sünnet Nedir?

Sünnet, penis başını kaplayan mukozal dokunun ve deri tabakasının cerrahi olarak kaldırılmasıdır. Bu çifte tabaka daha çok sünnet derisi (penis üst derisi) olarak bilinmektedir

Anne-Babaları konu hakkında mümkün olduğunca bilgilenmeye davet ediyoruz. İşlemin kendisinin cerrahi risklerinin farkında olmalıdırlar. Doktorunuzla adım-adım süreç hakkında konuşun. Eğer mümkünse, işlemi yapılırken (hastane vs. yerde ) kendiniz izleyiniz, ve nasıl bir şey olduğunu öğreniniz.

International Coalition for Genital Integrity, sünneti "birinci dereceden *cinsel açıdan sakatlayıcı operasyon" sınıfına sokmuştur.

Sünnet Derisi ne işe yarar?

Sünnet Derisinin üç işlevi vardır : cinsel işlevi, koruyucu işlevi, ve duyarlılık işlevi

Doğum sonrasında genellikle sünnet derisi penise yapışık haldedir. Daha sonra kendiliğinden ayrılır. Bebeğe bez bağlandığı bu dönemdeki işlevi , penisi tahrişten ve yaralanmalardan korumaktır. Hayat boyunca da penis başını yumuşak ve nemli tutarak travma ve yaralanmalardan korur.

Sünnet derisindeki mukoza ve frenulum gibi belirli bölgeler; özellikle hassas dokulardan oluşmuştur ve cinsel zevke katkıda bulunurlar. Buradaki özelleşmiş sinir uçları, cinsel zevki ve kontrolü arttırır.

İç deri, doğrudan penis başı ile temas halinde olan mukoza tabakasıdır. Ağzın içindeki yüzey gibi olan bu tabaka, yapı, incelik özelliği, ve rengi bakımından üst-derinin (sünnet derisinin) geri kalanından farklıdır.

Frenulum, penisten gelen ve üst-derinin iç yüzeyine eklenen özellikle hassas olan ince bir zardır.

Ayrıca, üst-derinin iç tabakası ve genel penis derisinin kesişimi olan özel bir bölge daha vardır. Bu bölgenin üst-derinin hareketini sağlayan özel kasları vardır. Buradaki dokunma duyusu, dudaklarınki kadar gelişmiştir.

Sertleşmiş halinde penisin üstderi içinde hareket edebileceği geniş bir alan vardır. Penis bu alan içerisinde hareket edebilir, ve tahriş olmaktan, yapay kayganlaştırıcılara duyulan ihtiyaçtan kurtulur. Penis başı ve üst-deri doğal olarak birbirlerini uyarırlar. Warren ve Bigelow, penis üst-derisinin cinsel ilişki sırasındaki görevlerinden bazılarını açıklamışlardır.

 

 

Solda sünnetsiz- sağda sünnetten 5 yıl sonra nasırlaşmış ve duyarsızlaşmış cinsel organ baş kısmı, Stratum Corneum dediğimiz, nasır dokusudur.

Sünnet edilmiş bir erkeğin kadının klitorisine eşdeğer olan kısmı olan baş-glans-bölgesi, yıllar geçtikçe tamamen nasırlaşır ve duyarlılığı gittikçe azalır.

Paul M. Fleiss, MD, MPH, University of  Southern California Medical Center'da yardımcı klinik pediatri profesörüdür. Ulusal ve uluslararası tıbbi dergilerde yayınlanan pek çok makalenin yazarıdır

Sünnet Nasıl Zarar Verir?

Sünnetin "tıbbi yararları"(!) hakkındaki tartışma, nadiren sünnetin gerçek sonuçlarına değinir.

Sünnet Köreltir: Kesilen deri miktarına bağlı olarak, sünnet, erkeği penis derisinin %80 kadar veya daha fazlasından mahrum bırakır. Sünnet derisinin uzunluğuna bağlı olarak, onu kesmek, penisi %25 veya daha fazla kısa yapar. Özenli anatomik araştırmalar göstermiştir ki, sünnet bir metreden fazla damar, arter, ve kılcal damarları, 80 metreye yakın sinir uzunluğunu, ve 20,000'den fazla sinir ucunu yok eder. 31 Üst-derinin kasları, bezleri, mukoz tabakası, ve epitelyal dokusu da bunların yanında tabii ki yok olmuştur.

 Sünnet Hissizleştirir: Sünnet penisi radikal bir şekilde hissizleştirir. Üst-deri (sünnet derisi) amputasyonu, üst-derinin kendisindeki zengin sinir ağını ve sinir alıcılarını yok etmek anlamına gelir. Sünnet, neredeyse her zaman frenulumu ya yok eder ya da büyük zarar verir. Koruyucu üst-derinin kaybedilmesi glansı hissizleştirir. Sürekli dışarda kalan glansı (penis başı) kaplayan membran şimdi sürekli aşınma ve irritasyon ile karşı-karşıya olduğundan keratinleşir, sert ve kuru olur. Normal, sağlam bir peniste, mukoz zarın tam altında olan glanstaki sinir uçları, şimdi birbiri üstüne oluşan keratin tabakalarının altına gömülmüştür. Köreltilmiş glans(penis başı) şimdi donuk, gri ve sklerotik bir görünüm alır.

 Sünnet Etkisiz Kılar: Sünnet ile büyük miktardaki penis derisinin amputasyonu, geri kalan deriyi kalıcı olarak hareketsiz hale getirir. Bu hareket kaybı, glansın normal olarak uyarıldığı mekanizmayı yok eder. Sünnetli penis sert hale geldiğinde, geri kalan hareketsiz hale gelmiş deri gerilir, bazen bu o kadar sıkı olur ki tüm penisi kaplamaya yetmez. Normalde penis gövdesi üzerinde kıl yoktur, ama bu şekilde, torba vs. üzerindeki kıllı deri de penise kadar çekilir. Cerrahi olarak dış ortama maruz hale getirilen glansın mukozası sebaceous bezlerini içermez. Üst-derinin emolyantları ve koruması olmadan, galns(penis başı) kurur, çatlamaya ve kanamaya meyilli hale gelir.

Sünnet Şekli Bozar: Sünnet, penisin görünüşünü büyük ölçüde değiştirir. Normalde bir iç organ olan glansı, kalıcı olarak bir dış organ haline getirir. Sünnet üst-deriyi yırtmayı gerektirdiğinden, glansın da bazı parçaları kopabilir. Üstderinin parçaları ham glansa yapışabilir ve yerinden kopmuş, sarkan deri parçaları ve köprüleri oluşturabilir.

Yara oluşumuna ve kesilen deri miktarına bakarak, sünnetli deri kalıcı olarak eğik bir hal alabilir, ya da sertleşme sırasında eğilebilir. Yara dokusunun büzülmesi, penis gövdesini karnın içine doğru çekebilir, bu da gerçekte penisin kısalması, hatta bazen tamamen kaybolması anlamına gelir.

Sünnet Dolaşıma Zarar Verir: Sünnet, penis derisindeki ve penis başındaki normal kan dolaşımını bozar. Ana penis arterlerine akmak isteyen kan, yarma noktasındaki yara dokusu ile engellenir, bu da kanın daha ilerdeki diğer kılcal damarları beslemek yerine geri doğru akmasına neden olur. Kandan yoksun olan olan meatus büzülüp yara oluşturabilir, bu da idrar akışını engeller.  Meatal Stenosis denen bu durum, genellikle düzeltici cerrahi müdahale gerektirir. Bu hastalık neredeyse tamamen sünnetli çocuklara özeldir.

Sünnet, aynı zamanda lenf kanallarını da keser, lenfin dolaşımı bozulur ve bazen lymphedema denen, penisin geri kalan derisinin, sıkışıp kalan lenf ile dolup şiştiği, acı verici ve şekil bozucu rahatsızlık ortaya çıkar.

Sünnet Gelişen Beyne Zarar Verir: Önde gelen tıbbi dergilerde yayınlanan yeni yapılan çalışmalarla ilgili makaleler, sünnetin, beyin üzerinde, gelişen beyin merkezlerini olumsuz yönde etkileyerek, uzun süreli zararlı etkileri olduğunu söylemektedir. Sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkekler ya da kızlara göre daha düşük bir acıya dayanma eşikleri vardır. Gelişim nörofizyolojisti Dr. James Prescott, sünnetin daha derin ve daha ciddi nörolojik zarara yol açmış olabileceğini de söylemektedir.

Sünnet Hijyen ve Sağlık Dışıdır : Sünnet hakkında en yaygın olan efsanelerden biri, sünnetin penisi daha temiz ve bakımı daha kolay yaptığıdır. Bu doğru değildir. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Yapay olarak dış organ haline getirilen glans (penis başı) ve meatus, kire ve aşınmaya sürekli açık haldedir, bu da sünnetli penisi daha kirli yapar. Koruyucu üstderinin kaybolması, üriner yolu bakteri ve viral patojenlere karşı korumasız bırakır.

Sünnet yarası pek çoklarının sandığından daha büyüktür. Bu yalnızca geri kalan derinin iç ve dış birleşme noktaları değildir. Sünnet olmadan önce bir bebeğin üstderisi penis başında ayrılmalıdır, tam anlamıyla söylemek gerekirse, bu canlı canlı derisini yüzmek, yırtmaktır. Bu da geriye kanayan, geniş ve açık bir alan bırakır. En iyi ihtimalle, bu geniş alan yalnızca bir çeşit proto-mukoza tarafından korunmaktadır. Hastalık yapıcılar bu açıklıktan kolaylıkla içeri girebilirler.

Sünnet Her Zaman Risklidir: Sünnet her zaman ciddi, hatta trajik sonuçları olan bir müdahaledir. Cerrahi komplikasyon oranı 500'de birdir. Bu komplikasyonlar kontrol edilemeyen kanama ve ölümcül enfeksiyonları içerir. Sünneti takip eden kangren ile ilgili pek çok yayınlanmış olay vardır.  Staphylococcus, Proteus, Pseudomonas gibi hastalıklı bakteriler ve diğer koliformlara, hatta tüberküloza ve ölüme götürecek diğer enfeksiyonlara yol açabilir.

Sünnet Annelere Zarar Verir: Bilimsel araştırmalar sürekli bir şekilde göstermiştir ki, sünnet bir çocuğun davranışsal gelişimini bozar. University of Colorado Tıp fakültesinde yapılan çalışmalarla sünneti olan bebeklerin non-REM uykularının rahat olmadığı belgelenmiştir.(65)Sinir yollarına karşı yapılan ve dayanılmaz bir acı veren uzun bombardımana karşı sünnetli bebekler bir yarı-koma durumuna girerler. Bu koma günler, hatta bazen haftalar sürebilir.

Sünnet, Hasta ve İnsan-Haklarının Bir İhlalidir: Hiç kimsenin, bir başkasının cinsel organlarını, o kişinin tam olarak bilgilendirilmiş rızası haricinde kesmeye hakkı yoktur. Sonuçlara katlanacak olan çocuk olduğuna göre, sünnet onun hem tedaviyi reddetme hem de alternatif tedaviler arama hakkının bir ihlalidir.







İnsan Hakları Boyutu 

Birleşmiş Milletler Komisyonu, sünneti cinsel saldırı ve insan hakları ihlali olarak tanımlar. Çocuk Hakları Bildirgesi'nin 24.3 'üncü maddesi  çocukların sağlığına zararlı gelenekselleşmiş prosedürler tanımı ile sünneti kasteder. Bu nedenle çocukların sünneti çeşitli insan hakları kanunlarını ,devamlı olarak ihlal eder, ve etik olmayan tıbbi prosedür başlığı altında incelenmesi gerekir.

Zalim ve düşürücü (insan sağlığını, haysiyetini olumsuz yönde etkileyen, kalıcı sonuçları olan) davranışlar bir insan hakları ihlalidir. Sünnet zalim ve düşürücü bir davranıştır çünkü erkek cinsel organının görünüm ve işlevini, büyük miktarlarda sağlıklı, koruyucu , erojen doku çıkararak tahrip eder. Doktorlar zalim ve düşürücü davranışlarda yer almamalıdır.  Doktorlar zalim, düşürücü davranışları profesyonel örgütlere ya da üstlerine, eğer mümkünse insan hakları örgütlerine bildirmelidir.

Avrupa İnsan Hakları ve Biyotıp Anlaşması (1997)Bu anlaşma uluslararası hukuk için bir enstrümandır.Onbeş Avrupa ulusu şu anda bu anlaşmayı onaylamıştır. 1 Aralık 1999'dan beri yürürlüktedir. Erkek çocukların sünneti bu anlaşmanın 1., 2., ve 20. maddelerini ihlal eder durumdadır.

Her iki cinste de sünnet edilenlerin çoğu çocuklar. (Denniston, 1997; DeMeo, 1997). Her iki cinsin sünnetinde de, sağlıklı ve duyarlı bir vücut parçası, itiraz etme, kendini savunma, ya da onay verme şansı olmayan bir çocuktan kesilip alınıyor. Her iki olayda da, çocuğun cinsel güdüleri üzerinde kendi kontrolunu sağlayan toplumdur. Bu çalışmanın bir başka önemi bazı doktorların erkek sünnetini, tersine giderek kadın sünnetini meşrulaştırmak için kullanmaları. Bu doktorlara göre kadının klitorisinin ucundan bir parça çıkarmakla erkeği sünnet etmek arasında bir fark yok, erkek sünneti eğer faydalı ve iyiyse, kadın sünneti konusunda koparılan bu yaygara neden?

"Neden tecavüz, kadınların dövülmesi, ve sünnet gibi sorunlarda objektif olmalıyız? Zayıfın yanında olup, kralın çıplak olduğunu söylemenin zamanı gelmiştir!"

İnsan hakları eylemcileri, Nobel'in "Sadece Hayır De: İktidar Meseleleri"(1991) makalesinde bu akım ile fikir birliğine varmışlardır. Nobel, güçlü sosyal aktörler tarafından haksız muameleye tabii tutulan "zayıf" kişi ve grupların haklarını savunmada "objektiflik" fikrini reddetmiştir. "Acaba neden tecavüz, kadınların dövülmesi ve sünnet gibi konularda objektif olmalıyız? " diye sormuştur. "Artık zayıf ile taraf olmanın ve kralın çıplak olduğunu ilan etmenin zamnı gelmiştir!" demiştir.

Avrupa Konseyi Meclisi: Sünnet İnsan Hakları Sorunudur

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, aldığı kararda sünnetin “erkek çocukların fiziksel bütünlüğünün ihlali” olduğu sonucuna vardı. Erkek çocukların sünnet edilmesinin “tıbben meşru olmadığı” savunulurken, sünnetin insan hakları sorunu olarak tanımlandığı anlamına geldiği belirtildi.

Dr. Dekkers’a ve arkadaşlarına göre erkek ve kız sünnetinde beden bütünlüğü risk altındadır.

Sünnet ve Ruhsal Travma

Dr. Anna Freud (1952), çocuğun vücuduna uygulanan cerrahi müdahalelerin, çocuğun saldırıya uğrama, ve iğdiş edilme düşlemlerini aktive edebileceğini belirtmiştir. Yazara göre cerrahi girişimin anlamı, işlemin ciddiyetine değil, ortaya çıkardığı düşlemlerin tipine ve derinliğine bağlıdır. Örneğin çocuğun düşlemlerinde anneye yönelik saldırganlık varsa, işlem çocuk tarafından, annenin çocuğun vücuduna yönelik misilleme amaçlı saldırısı olarak algılanabilir. İşlem, çocuğun pasif bir cinsel eş rolünde olduğu, ebeveynlerin ilişkisini temsil eden sadistik bir anlayışı temsil edebilir. Ayrıca işlem oidipal haset, mastürbasyon eylemi, penis haseti ve teşhircilik arzuları için ceza olarak algılanabilir. Dr. Anna Freud’a göre cerrahi işlem penis üzerinde uygulanırsa, cinsel gelişimin hangi evresinde olursa olsun, çocuğun iğdiş edilme endişeleri canlanır. Cerrahi işlem bastırılmış düşlemlerin gerçekleşmesini sağlar ve bunun sonucunda bunlarla bağlantılı olan kaygının katlanmasına yol açar. Artan kaygı çocuğun benliğinin yüzleşmek zorunda olduğu içsel bir tehdit oluşturur. Savunma mekanizmalarının kaygı ile başa çıkmak için yeterli olduğu durumlarda çocuk işleme nörotik patlamalarla cevap verir. Benliğin kaygı ile başa çıkmakta yetersiz kaldığı durumlarda ise işlem çocuk için travmatik hale gelir (Freud 1952)

Sünnetin çocuk ruhsallığı üzerinde travmatik etkileri olduğunu savunan çok sayıda yayın bulunmaktadır. Brezilyalı bir psikanalist olan Dr. Tractenberg (1999) bebekte sünnetten sonra
meme emmesini ve anne ile bebek arasındaki duygusal bağı engelleyen ciddi depresyon ve asfiksi gözlemlendiğini, doktorların sünnetin acısız olduğunu belirtmelerine rağmen, bu travmanın yenidoğanın beyninde kalıcı olduğunu ve bu hatıranın yaşamın ileriki dönemlerinde iğdiş edilme kaygısı ile ilişkili hale geldiğini, sünnetin erkeklerin büyük bir bölümünde cinsel güçte azalmaya yol açtığını, sünnetin ileride psikopatik ve şiddet içerikli ya da aşırı mazoşistik davranışların ortaya çıkmasına yol açabileceğin söyler.Denniston, Tractenberg ile uyumlu olarak, sünnetin anne ve çocuk arasındaki bağlanmayı bozduğunu belirtmiştir. Bunun sadece anne sütü alımında bozulma ile ilgili olmadığı,sünnetin çocuğun annesine karşı güven duygusunu zedelediğini ve bunun uzantısı olarak bireyde bütün kadınlara karşı bir güvensizlik geliştiğini belirtmişti

Yetişkinlerin sünnet ile ilgili olarak sıklıkla ailelerine karşı öfke, kandırılmışlık hissi, acı, üzüntü, aşağılık hissi ve utanç hissettiklerini bildiren bazı çalışmalar vardır (Bensley ve Boyle 2000, Bigelow 1995, Goldman 1997). Bebeklik döneminde ya da çocukluklarında onayları olmadan sünnet edilen bazı erişkinler duygularını şiddet, işkence, kötü muamele ve cinsel saldırı kelimeleri ile tarif etmişlerdir (Boyle ve ark. 2002,Hammond 1997, Hammond 1999).

Dr. Menage (1999), travma sonrası stres bozukluğunun(TSSB), kadın doğum ameliyatları ve sünnet gibi genital işlemlerden sonra görülebileceğini belirtmiştir. Yazar, yeni doğan dönemi ile 7 yaş arasında sünnet olan 21 ile 62 yaş arası 8 erkek üzerinde yaptığı araştırmada, deneklerin 6’sının TSSB kriterlerini karşıladığını bildirmiştir. TSSB kriterlerini karşılayan katılımcıların ikisinin travmatik başka bir deneyimi bulunmaktadır (arkadaşın kazada ölmesi ve intihara tanık olma). Menage, sünnetin, işlemi uygulayan kimse ile birey arasında bir güç dengesizliği içerdiğini, saldırgan ve cinsel elemanları bulunduğunu ve çocuğun cinsel bütünlüğünü cinsel organın kesilmesi ile tehdit ettiğini bildirmiştir (1999).

Ashley Montagu de "Sakatlanan İnsanlık" (1991) adlı makalesinde her iki cinste sünnetin, ataerkilliğin yükselmesi ile ortaya çıktığını iddia eder. Günümüzde sünnetin devam etmesini, eski ataerkil eğilimlerin halen güçlü olmasına bağlar.

Nörofizyolog James Prescott'a göre erken yaşlarda, özellikle bebeklerde yapılan sünnet, bireyin gelişen beyin yapısında cinsel zevk duygusunun acı ile birlikte kodlanmasına neden olur, ve bu şekilde cinsel olarak sağlıklı gelişmesini, ve ileri yaşlarda cinsel zevki ve cinselliğin manevi boyutunu gerektiği şekilde yaşamasını güçleştirir. Ataerkil toplum, bireylerin cinselliğini bu şekilde kontrol eder.

Dr. Goldman , Sünnet: Gizli Travma (1997) kitabı ve Sünnetin Psikolojik Sonuçları (1999) adlı makalesi ile erkek sünnetinin psikolojik sonuçları üzerinde geniş çalışmalar yapmıştır. Çocukların sünnetle yaşadıkları acıyı, çaresiz oldukları ve kendilerini savunamadıkları için doktorların görmezden geldiğini iddia etmiştir. Anatomi çalışmaları, sinir hücrelerindeki kimyasal değişiklikler ve bebeklerin davranışları konusundaki çalışmalar, bebeklerin acıyı yetişkinlerden daha fazla hissettiklerini kanıtlamıştır. Amerikan Pediatri Akademisinden diğer araştırmacılar Goldman'ın çalışması ile fikirbirliğine vardılar. Bu araştırmacılar yaptıkları çalışmalarda sünnetli çocuğun annesine karşı tavrının değiştiğini, uyku düzeninin bozulduğunu, ve acı verici etkilere karşı aşırı şekilde tepki göstermeye başladığını tespit ettiler. Bazı anneler, çocuğun sünnet edildiği günün hayatlarındaki en kötü gün olduğunu belirtmişlerdir. Amerikan Psikoloji Derneği'nin tanımına göre travma "insanın günlük hayat tecrübelerini aşan olaylara" denir, örneğin fiziksel şiddet, işkence veya bireyin güvenliğini tehdit eden herhangi bir olay travma sayılabilir. Fiziki şiddet bir tarafta vücuda yönelik herhangi bir istismardır, işkence ise aşırı stres veya acıya yol açan davranıştır. Her iki durum da travmatiktir, saldırı veya yaralama, şiddet veya işkence amacıyla yapılmış olmasa bile. Yukarıdaki tanımlar, eylemin kendisinden ve eylemi yapan kimsenin amacından bağımsız olarak buna tepki veren insanın durumuyla ilgilidir. Bebek ne kadar küçük olursa, travmadan zarar görme ihtimali o kadar fazla olacaktır.

Psikolog Dr. Ronald Goldman, Sünnet: Gizli Travma kitabında sünnetin yarattığı travmanın PTSD (post-travmatik stres bozukluğu) ile örtüştüğünü, kişide uzun vadeli öfke, utanç, kendine güvensizlik, mağduriyet hissi, korku, yas, ilişkilerde bozukluk, yakınlık kurmaktan kaçınma, duygularını ifade edememe gibi etkilere yol açabildiğini anlatmış.

Ahlaki İlkeler: Tıp ahlakına yön veren dört temel ilke şunlardır :

Yararlılık
Zararlı Olmama
Yasallık
Otonomi

Çocukların tedavi amaçlı olmayan sünneti bu ilkelere göre değerlendirilmelidir. Sünnet bu dört ilkenin hepsini ihlal eder, çünkü ;

1 Tedavi-amaçlı olmayan sünnet yararlılık testini geçemez, sünnetin belgelendirilmiş bir yararı yoktur.
2 Zarar vermeme ilkesini de geçemez çünkü sağlıklı işleyen dokunun alınması ile vücut yaralanmasına ve acıya yol açar .
3 Yasallık ilkesini ihlal eder çünkü hastanın vücut-bütünlüğüne olan yasal hakkını ihlal eder.
4 Otonomi ilkesini ihlal eder çünkü rıza bir temsilci tarafından verilmelidir.

Erkek çocukların sünneti oranlılık testini geçemez çünkü herhangi bir tedavi yönlü yarar sağlamaz. Buna karşı penisteki kalıcı bir sakatlama-yaralanmaya , ayrıca, koruyucu, immunolojik, mekanik, duyarlı, erojen ve cinsel işlevi olan bir dokunun kaybına yol açar. Bunun yanında her sünnette dolaylı olarak hayati riskler vardır.

BM komisyonu tarafından insan haklarındaki geleneksel uygulamaları tartışmak için 29 Nisan - 3 Mayıs 1991 tarihleri arasında Burkina Faso'da yapılan seminerde, başta "kesme" uygulaması olmak üzere, ana ve çocuk sağlığı için zararlı olan bu tür uygulamaların yasaklanması için devletlere tavsiye kararında bulunuldu.

Erkek ve kadınların jenital sakatlamaları, yazılı tarihin erken zamanlarından günümüze kadar gelen ve pek çok kültür tarafından paylaşılan bir uygulamadır. Korkunç derecede acı verici bu gelenekler, çeşitli nedenlerle çocuklar ve ergenler üzerinde uygulanmıştır. Dini inançlar ve toplumsal gelenekler, özellikle de "geçiş törenleri", erkek ve kadın sünnetinin tarihin eski zamanlarından beri başta gelen nedeni olagelmiştir.

Sünnet edilen yeni doğan bebeğin yaşadığı insan ıstırabına ve acısına karşı bu aldırmazlık, tıp uzmanlığına özgü değildir. Erkek ve kadın jenital kesmelerinin yaşandığı kültürler başta olmak üzere diğer pek çok toplumda da mevcuttur.

Bu psikoloğun fikrine göre, rıza göstermeyen bütün çocuklar üzerinde uygulanan bu jenital kesmeler, gerçekte işkence ve sakatlamadan başka bir şey değildir, ve Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin "Hiç kimse zalim, acımasız, insanlık dışı ve fiziksel sağlığı bozucu muameleye tabii tutulmamalıdır"diyen 5. Maddesinin ihlalidir.



 
 

Sünnet erkeklerde preputium, kadınlarda klitoris kesme şeklinde günümüze kadar devam etmiştir. Sünnet iki taraf içinde zevki büyük ölçüde azaltıyor.

Erkek ve kadının birleşmeden cinsel haz almaları; seksi bir görev gibi sadece boşalmak için yapmaları değil. boşalmak başka orgazm başkadır. Ne çok erkek ikisini aynı şey sanıyor.
Doğal penisi olan erkekle birlikte olan kadınlar,sünnetli erkeklere göre beş mislidaha fazla vajinal orgazm ve çoğul vajinal orgazm yaşıyorlar
 

Sünnetle Ne Kaybedilir
Gary L. Harryman
Bir bebeğin doğal ve sağlıklı penisi sünnet edildiğinde sonsuza dek ne kaybedilir?

 
  1. Dartos Fascia adındaki ısıya duyarlı yumuşak kas tabakasının yaklaşık olarak yarısı.
  2. Bağışıklık sisteminin bir parçası olan özelleşmiş Epitelyal Langerhans hücreleri;
  3. İçinde dorsal sinirin uzantıları da olan yaklaşık olarak 75 metre uzunluğunda mikroskobik sinir.
  4. Yavaş hareketleri, sıcaklıklardaki düşük oynamaları, ve yüzeydeki ince farklılıkları hissedebilen, çeşitli tipte 10,000 ile 20,000 arasında özelleşmiş erotojenik sinir uçları. Bu kayıp üst derideki (sünnet derisi) en önemli duyusal alıcılar olan Maysner yuvarlarının da (meissner's corpuscles) binlercesini içerir.
  5. Amacı ve değeri henüz tam olarak anlaşılmamış olan estrojen alıcıları.
  6. Hareketli penis derisinin %50'sinden fazlası; penis başının penisi kurumadan, aşırı sürtünme ve tahrişten, ve keratinleşmeden koruyan çok amaçlı kaplaması. Penis başının keratinleşmesinin zarar verici cinsel sonuçları henüz araştırılmamıştır.
  7. Yumuşak sırtların frenar bantları (the frenar band of soft ridges); insan vücudunda en fazla zevk yaratan bölge. Yoğun olarak sinirlerle bezenmiş olan bu bölgenin kaybedilmesi, geri kalan penisin hassasiyetini normal bir deri tabakasının hassasiyeti ile aynı hale indirir.
  8. Anne sütü ve plazma hücrelerinde de bulunan, bağışıklık antikorlarını, antibakteriyel ve antiviralleri salgılayan, yumuşak mukozanın bağışıklık savunma sistemi.
  9. Lenfatik kanallar; bunların kaybı vücudun bağışıklık sistemi içerisinde lenf akışını olumsuz yönde etkileyebilir.
  10. Frenulum; glansın aşağı kısmında, "V" şekilli, ağ-görünümlü, genelde üst-deri ile birlikte kesilen veya zarar görerek işlev göremez hale gelen çok duyarlı bir yapı.
  11. Feremonları salgılayan iç üstderinin "apokrin bezleri". Feromonların kaybının yol açtığı sonuçlar henüz araştırılmamış olmakla birlikte, olası cinsel eşlere sessiz, görünmeyen, ama güçlü sinyaller yolladığı sanılmaktadır
  12. Penisi nemlendirip kayganlaştıran ectopic sebaceous bezleri.
  13. Gerekli "kayma" mekanizması. Eğer açılır ve düz olarak yayılırsa, ortalama yetişkinin üstderisi 104 santimetrekare yer kaplar.(yaklaşık olarak bir posta kartı kadar) Kendi kendini kayganlaştıran ve hareketli olan bu deri, penise kendi içinde kayma özelliğini kazandırır; bu da vajinayı kurutmadan, yapay kayganlaştırıcılara ihtiyaç duymadan cinsel ilişkiyi sağlar.
  14. Glansın pembe-kırmızı-koyu mor arasındaki rengi. Glans normalde tıpkı dil gibi bir iç organdır.
  15. Penis çevresinin önemli bir kısmı. Gevşek üstderinin penise kazandırdığı önemli bir hacim vardır. Bu da sünnetli penisi, sünnet edilmemiş penise göre oldukça ince yapar
  16. Sünnet sırasında üstderiyi penise bağlayan doku yırtılarak koparıp atıldığı için, sertleşmiş penis uzunluğunun 2.5 cm kadarı da kaybolur. Bu paylaşılan zar, üst deri ve glansı penis gelişirken sıkıca birbirine bağlar. Onu koparmak glansa zarar verir; ham, enfeksiyona, sürtünmelere ve tahrişe açık hale getirir. Bu durum penisin büzülüp ufalmasına neden olur.
  17. Frenular atardamar ve dorsal atardamarı da içeren metrelerce uzunluğunda damar. Bu yoğun kan dolaşımının kesilmesi, penisin gövdesine ve glansına yeterli kan akışını sınırlar, bu da açık bir şekilde penisin doğal işlevine ve gelişimine zarar verir.
  18. Her yıl pek çok erkek kötü operasyonlarda ve enfeksiyonlarda penislerini kaybederler. Bazı durumlarda bu da yapay olarak hormon vs, ile cinsiyetin değiştirilmesine yol açar ve erkekler kadın olarak yaşamaya zorlanırlar.
  19. Her yıl pek çok erkek tıbben gereksiz sünnet operasyonlarında hayatlarını kaybederler. Bu ölümler milyar dolarlık sünnet endüstrisi tarafından saklanır.
  20. Henüz bilimsel olarak kanıtlanmamasına rağmen, penis ile vajinanın mukozal dokusu arasında gerçekleşen elektrik transferi orgazmın oluşumuna yardım eder. Sünnet ile erkekteki mukozal tabakanın kaybedilmesi, bunu engeller.

Gary L. Harryman 14 Şubat 1999

Dünya Sağlık Örgütü(WHO) erkek sünnetinin küçük yaşta yapılarak "İnsan Haklarına Aykırı"bir durum olarak nitelendirmiştir.

Sünnet Çocuk İstismarıdır

Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

Sünnet, binlerce yıllık ilkel bir gelenektir. Bu geleneğin kurucuları, kızların klitorisini de kesip atmıştır; Sünnet töresinin kadınların boynuna halkalar takma, kulak memesini oyup ucuna ağırlıklar takarak uzatma gibi geleneklerden hiçbir farkı yoktur. Kimi kabileler, binlerce jilet darbesiyle erkek çocuklarının vücuduna balık sırtı deseni veriyor ve bu vahşete dayanan, enfeksiyon kapmadan yaşamayı beceren çocuklar, "erkekliğe adım atmış" oluyor. Bizde de sünnetle erkekliğe adım atılması bunun başka bir versiyonudur. Kanla, acıyla "erkek olmak", ileride, karısının suratından kan getirerek erkekliğini ispat etmeye yol açar. Sonra da aile içi şiddetten şikayet etmeye hakkınız kalmaz.

Kaldı ki, çocukların sünnet edilmesi, insan haklarına aykırıdır. Bu çocuklar, karar verebilecek çağda değildir. Onların bir organına dönüşü olmayan bu müdahalenin sonuçlarına çocuk kendi katlanacaktır. Yanlış bir müdahalede penis ucu, idrar deliği yırtılabilir, hasar görebilir, çocukta korkuyla psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir, enfeksiyon kapabilir. Herşey yolunda gitse de bu çocuk, yukarıda bahsettiğim, birden çok işlevi olan bu deriden mahrum kalacak ve sünnetin ona götürdüklerini, cinsel olgunluğa eriştikten sonra işlevlerini hiç hissedemeyeceği için, bilemeyecektir. Unutmayın ki, çocukları her şeye ikna edebilirsiniz. Bugün iğrenerek baktığımız kız sünnetini uygulayan toplumlarda, kızlar buna ikna edilir ve bizzat sünnetli anneleri ikna eder, kızını doktorun eline emanet eder. Bir çocuğu 5 yaşındayken rejim militanına da dönüştürebilirsiniz, 60 yaşındaki bir adamla ilişkiye girmeye de ikna edebilirsiniz. Çocuklar yeterli olgunlukta olmadığı için, bu ilişki tecavüzdür, çocuk istismarıdır. Çocuklar karar verecek yaşta olmamasına rağmen onların organlarının bir parçasını kesmek, onların karar verememe yeteneğini istismar etmektir. Ne yazık ki çocuklar bunun gerekliliğine de şartlanmaktadır. Bugün sünneti savunan insanların hemen hepsi, çocukluktan gelen bu şartlanmışlıkla sünnetin yararlarını kanıtlamaya çalışmakta, bu vahşeti görmemekte, hatta bunun vahşet olduğunu söyleyenlere saldırmaktadır.

Çocukları, okuyup, araştırıp, vücudunun başına gelecek şeyleri karar verecek yaşa gelene kadar rahat bırakın. Sonra isteyen istediğini yapar. "Çocuk benim değil mi" sorusu burada geçerliliğini yitirmektedir; Erkek sünnetinin bir üst seviyesi kız çocuklarının sünnetidir. Erkek çocuğunun da, kız çocuğunun da herhangi bir organından parça koparmak, ailelerin dahi hakkı olmayan bir şeydir.

Ord. Prof. Op. Dr. Cemil Topuzlu’nun 30 Kasım 1934 yılında Türkiye Tıp Encümeni’ne okuduğu bildiri.

 Herkes kendi dininde serbesttir. Ancak kendisini müdafaadan aciz ve hiçbir şeyden haberi olmayan birtakım küçük çocukları yakalayıp aldatarak, din uğrunda mühim bir uzvundan mahrum ve bazen de sakat [bırakıp] günlerce, aylarca ıstıraplara ve ölüm tehlikelerine bile maruz bırakmak doğru mudur? On sekiz yaşını geçtikten sonra arzu eden bir erkek sünnet edilmesini isteyebilir; ve sünnet olsun buna hiçbir itirazım yok. Ancak masum çocuklara din perdesi altında ıstırap çektirmemeli. On sekiz yaşına kadar hiçbir çocuğa sünnet ameliyesi yapılmasına müsaade etmemeli.

Sünnet olan çocuklar günlerce yaraları kapanmayarak ıstırap çekenlere, sakat kalanlara, hatta ölenlere bile tesadüf olunuyor. Hele sünnetten sonra sinir hastalıklarına tutulan çocuklar pek çoktur. Bu gibi hastalıklar ekseriya biçare yavrunun şiddetli heyecan geçirmesinden ve pek çok korkmasından ileri geliyor.

Din için yapılan şu sünnet ameliyesinin asla faydası olmayıp, bilakis kötülüğü ve tehlikesi aşikâr bulunduğunu tasdik edeceğinizden şüphem yoktur.

Sünneten Sakat Kalan ve Ölenler

Ord. Prof. Op. Dr. Cemil Topuzlu:
"Bununla beraber çocuklarımızda yaptırdığımız şu dini merasim hiç de zannedildiği gibi büsbütün tehlikesiz değildir. Sünnet ameliyesinin neticesi kırk beş seneden beri tesadüf ettiğim feci vakalar pek çoktur. Hatta geçen sene Anadolu’dan gelen sünnetli bir çocuğun tenasül azasında (cinsel organında) kangren oluştuğunu ve bilahare septisemiden (kan zehirlenmesi) öldüğüne şahit oldum. Bundan otuz kırk sene evvel padişahlar [kendi] çocuklarını sünnet ettirdikleri zaman İstanbul’da [toplu] sünnet düğünleri yaparlardı; ben bu [toplu] sünnet düğünlerinin ikisinde sünnetçi ve müfettiş olarak bulundum. Sekiz on bin çocuk bir hafta zarfında Yıldız Sarayı’nda ve İstanbul’daki birçok büyük hastanede sünnet edilirdi. Abdülhamit’in ikinci sünnet düğününde üç çocuğun öldüğünü hatırlıyorum. Biri tetanostan, biri emorrajiden (kanamadan), üçüncüsü de kangren ve enfeksiyondan ölmüştü. Ölen çocuklardan başka, sekiz on çocuğun glansının kesilerek sakat kaldığını ve yüzlerce çocuğun aylarca ıstırap çekip yaralarının bir türlü iyileşmediğini gördüm. Bugün [1935 yılında] memleketimizde her sene yüz binlerce çocuk sünnet ediliyor. Muhakkak surette içlerinden ölenler, sakat kalanlar vardır. Elimizde bu hususta yapılmış bir istatistik bulunmadığından bu biçare çocukların miktarını bilmiyoruz."

Sünnetin Komplikasyonları
• Kanama • Yetersiz sünnet • Enfeksiyon • Deri altına kan toplanması • Ciltte veya penisin tamamında gangren gelişmesi • Normal delikten başka yeni idrar deliğinin meydana gelmesi • Ağrının fazla olması • Peniste eğrilik meydana gelmesi • Penisin sadece ucunun görüldüğü gömülü penisin oluşması • İdrar çıkış deliğinin daralması (meatal darlık) • Penisin bir kısmının kesilmesi • Şekil bozukluğu • Bulaşıcı sarılık • Kalıcı sakatlık • Tam penis kaybı • Kötü nedbe dokusu.

Sünnetli erkeklerde ilerleyen dönemlerde bazı hastalıkların görülme ihtimali artmaktadır. Bunlar arasında:

- Meatal stenoz: İdrar kanalının daralıp kapanması hastalığıdır. Normalde erkeklerin %0.9'unda görülmekteyken, sünnetlilerde bu oran %9-10'a kadar çıkmaktadır.
- Üriner Retensiyon (İsküri): İdrar yapamama hastalığıdır.
- Venöz stasis: Penis damarlarında kan akışının yavaşlaması hastalığıdır. Ön derinin kesilmesiyle damarların ortadan kaldırılması, bu hastalığa yakalanma riskini arttırmaktadır.
- Gömülü Penis: Penisin ereksiyon sırasında bile dışarıya çıkamamasına sebep olan hastalıktır. Ön derinin kesilmesiyle penis başının hareketi "özgürleştirilmiş" sanılmaktadır, ancak alt derinin iltihabı veya hasarı, penis hareketine engel olmaktadır.
- Adhezyonlar: Penis etrafındaki deri, ön derinin kesilmesine cevaben genişleyebilir ve penis başını kapatacak şekilde kaynaşabilir.
- Deri Köprüleri: Ön derinin kesilmesiyle birlikte salgıların azalması derinin penis başına veya penis şaftına yapışmasına ve köprüler oluşturmasına sebep olabilir. Bu da ağrıya ve acıya sebep olabilir.
- Acılı Ereksiyon: Genellikle köprü oluşumu ve ön derinin salgılarının kesilmesinden ötürü katılaşma-kuruma durumlarından ötürü erekte olurken acı duyulması durumu gerçekleşebilir. Sünnetli erkeklerde ereksiyon sonrası ağrıların da daha fazla olduğu tespit edilmiştir.


Sünnet Olanlar Anlatıyor

55 yaşında sünnet olan Douglas MacArthur, deneyimini şöyle aktarmaktadır:

"Sünnetten önce cinsel ilişkiye girmek otomatik vitesli, lüks bir araba sürmek gibiydi. İstediğim yere kolaylıkla gidebiliyordum. Sünnetten sonra ise küçük, güçsüz, sıkışık ve düz vitesli bir araba kullanıyor gibiyim. Herhangi bir yere ulaşmak oldukça zaman alıyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki penisim hassasiyetinin %90'ını kaybetti."

26 yaşında sünnet olan Rick Thomas, bunu esprili bir dille şu şekilde aktarmaktadır:

"10 üzerinden puan verecek olursam, sünnetsiz halimle cinsel aktiviteden aldığım zevk 11 veya 12 puan alırdı. Sünnetli penisim ise 3 puan alırsa şanslıdır. Doğuştan sünnetli erkekler neler kaçırdıklarını bilebilselerdi hastanelerin altını üstüne getirir ve oğullarının bu saçmalığa kurban gitmesine izin vermezlerdi."

Haziran 1999 yılında BJU International dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, sünnetli insanlarda, sünnetsiz insanlara göre:

- Yaralı gibi hissetme oranlarının %60 daha fazla,
- Kendine güvensizlik ve aşağılık kompleksinin %50 daha fazla,
- Genital güvensizliğin %55 daha fazla,
- Öfkenin %52 daha fazla,
- Depresyonun %59 daha fazla,
- Saldırganlığın %46 daha fazla,
- Aileye ihanetin %30 daha fazla,

olduğu görülmüştür. Çünkü olay sadece bir deri parçasının alınması değildir. Hayvanların tamamı hayatta kalmaya ve üremeye odaklanmıştır ve bütün sistemleri bu ikiliyi gerçekleştirmeye yönelik olarak evrimleşmiştir. İnsanda da kültürel evrim buna paralel olarak gelişmiştir. Bu evrimsel süreç içerisindeki her yapay müdahale, olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Sünnet, bunların başında gelen unsurlardan biridir
Özellikle,

- Avusturalasyalı (Avusturalya ve Asyalı) Kraliyet Fizisyenleri Koleji,
- Kanada Pediyatri Cemiyeti,
- Hollanda Kraliyet Tıp Birliği,
- İngiliz Tıp Birliği,
- Amerikan Pediyatri Akademisi,
- Amerikan Tıp Birliği,
- Amerikan Aile Fizisyenleri Akademisi,
- Amerikan Üroloji Birliği,

gibi kurumlar sünnet konusunda çok kapsamlı literatür incelemeleri ve pratik araştırmalar yapmışlardır.

Nörolog Dr Sam Harris :
“Düşünceler ve niyetler, bizim farkında olmadığımız ve üzerinde bilinçli kontrolümüzün olmadığı arka plandaki sebeplerden kaynaklanır. Aslında hiç de sandığımız gibi özgür bir iradeye sahip değiliz.”

Psikoloji ve nörobilim davranışlarımıza yön verdiğini sandığımız bilinçli kararların bilincinde olmadığımız iç (beyinsel) ve dış (çevresel) sebepler tarafından belirlendiğini göstermiştir.
Davranışlarımız, düşüncelerimiz, deneyimlerimiz kimyasal, elektriksel bir sinir sistemi ağı içinde ortaya çıkar. Nörobilim ile ilgili çalışmalar bize beyin kimyasında ortaya çıkan çok küçük değişikliklerin davranışta çok büyük değişimlerle sonuçlanabileceğini gösteriyor. Uzun yıllar suçluların beyin ve genetik yapısını inceleyen nörobilim uzmanları suç işleme eğilimini etkileyen üç faktör üzerinde duruyor; genler, beyin hasarı ve çevre koşulları. Düşünecek olursak bu üç faktörde aslında insanın seçimimiz değil.

Bu noktada ise çocukluk çağında karşılaşılan olumlu veya olumsuz koşulların çok büyük önemi var. Sevgisiz ve şiddet dolu bir ortamda büyüyen çocukların ileride şiddete eğilimi artıyor. Bu ortam genellikle sevgiden yoksun,cinsel şiddete (sünnet) uğramış bir aile ortamıdır. 

Textor’un “Kültürlerarası Çalışma”(1967) erkek cinsel organ yaralamaları (erkek sünneti) ile aşağıdaki diğer kültürel özellikler arasındaki pozitif ilişkiyi gözler önüne sermektedir. 
 

  • Kadına Karşı Şiddetin Yüksek Olması
  • Cinsiyet Ayrımcılığı
  • Şiddet ve İşkence Kültürünün Egemen Olaması
  • Sınıf Ayrışması
  • Atasoylu düzen
  • Başlık Parası
  • Çok Eşlilik
  • Acı Verici Kadın İnisiasyon Törenleri
  • Ergenlerin cinsiyete tabii tutularak birbirlerinden sıkı bir şekilde ayrılmaları
  • Ortalama tatmin düzeyinin düşüklüğü
  • Bebeklere karşı gösterilen ilginin az olması
  • Savaşların çok olması
Burada şiddet uygulanarak akıtılan kan üzerinden bireyin kişiliği yok edilir. Bu şiddet edimi çocuğun cinsel gelişimi döneminde yapıldığından, çocuktaki iğdiş olma korkusuyla iç içeleşerek, çocuğu tamamen pasifleştirir, dolayısıyla büyüdüğünde, o topluma karşı ne kolay kolay eleştirel bakabilir ne de şüpheyle yaklaşabilir.Sünnet kültürünün egemen olduğu toplumlar sünnet üzerinden yaşadıkları psikolojik travmanın sonucu olarak medeni bir toplumda insanlık haklarına ters düşen tecavüz edimini normal görebilecek kadar nevrotik bir yapıya sahiptirler. Toplumsal travmaya neden olan sünnet, tecavüzün toplumsal meşruluğunu sağlayabilen bir olgudur. Bu durumda tecavüz de normal karşılanır, sünnet de ve her türden çocuk istismarı da. Ortadoğu toplumlarında yaşanan kültürel sorunların kökeninde sünnet travması vardır.

Ortadoğu toplumu her yanıyla bir gelenek toplumudur ve bu toplumda sadece sünnet değil, çocuk yaşlarda kızların yaşlı erkeklerle çeşitli ritüeller eşliğinde evlendirilmeleri de sünnet kadar normal karşılanmaktadır. Bilindiği gibi her edim ritüeller yardımıyla toplumsal meşruluğunu sağlar. On iki yaşındaki bir kızın elli yaşındaki bir adamla evlendirilmesini onaylayan bir halk, bunun tecavüz olduğunu düşünemez.

Manchester’da cinsel istismara maruz kalmış insanlar tarafından kurulan yardımlaşma derneğinden Duncan Craig, pedofilinin nedenleri konusunda uzun zamandır hakim olan teoriyi ‘Vampir Sendromu’ olarak adlandırıyor. Craig teoriyi şu sözlerle açıklıyor: ''Eğer bir vampir tarafından ısırılırsan, vampir olursun. Eğer cinsel istismara maruz kaldıysan, sen de gelecekte istismarcı olursun.''

Sünnet olan erkekler sinir uçlarının açığa çıkması sebebiyle devamlı uyarılma halindedirler. Bu uyarılma nedeniyle sünnet olan erkekler bir konuya dikkatlerini odaklayamaz, Sünnetin uygulandığı ülkelerde eğitimin başarılı olamamasınada bir sebep budur. Sünnetli erkek devamlı cinsellik düşler, cinsel ilişki sırasında erken boşalırlar. Onun için geciktirici denilen sex shop malzemesi genelde bu ülkelerinde satılır.

Batı ülkelerinin sünnet geleneği yoktur. Antik çağlarda, Yunan ve Roma İmparatorluklarının genişlemesi, Batılıları ilk def bazıları çocuklarını sünnet ve diğer yöntemlerle sakatlayan Ortadoğulular ile karşı karşıya getirdi. Çocuklarını korumak için Yunan ve Romalılar sünneti yasaklayan kanunlar çıkardılar. Asırlar sonra Katolik Kilisesi benzer kanunlar çıkardı. Batının sünnete geleneksel tepkisi yüz çevirme ve küçümsemedir.

Doğanın istediği gibi "el değmemiş" olmak, en iyisidir. Bir seçim verildiğinde erkeklerin büyük çoğunluğu, sağlamlıklarına değer vermiş, ve tıpkı "görme" duyularını nasıl koruyorlarsa, aynı şekilde üstderilerini de korumuşlardır. Avrupa ve Müslüman-olmayan Asya'daki anne-babalar hiçbir zaman çocuklarını zorla sünnet etmemişlerdir. Onlar için çocuklarının penisinin bir kısmını kesmek, kendi kulaklarından bir parça kesmek kadar anlamsız olurdu. Çocuğun, cinsel organlarına sağlam olarak sahip olma hakkına saygı gösterilmelidir. Bu, kelimenin tam anlamıyla "muhafazakar" bir yaklaşımdır. Yeni doğan çocuğunun sağlam-eldeğmemiş cinsel organları hakkında karışık fikirleri olan sünnetli bir baba, kendi kaybıyla ve normal erkek cinsel organları hakkındaki endişeleriyle yüzyüze gelmek için bir psikolojik danışmanın yardımını isteyebilir. Böyle durumlarda anne, sıkı bir şekilde çocuğunu korumalı, kocasını olumsuz duygularını dağıtmaya ve kendi koruyucu rolünü paylaşmaya çağırmalıdır. Pek çok anne-baba bebekleri için en iyi olanı isterler. Akıllı ana-babalar kalplerinin sesini dinlerler ve çocuklarını zarardan korumak isteyen içgüdülerine güvenirler.  Çağların tecrübesi bize öğretmiştir ki, bebekler en iyi gelişmelerini güvenli bir sevgi, şefkat, saygı, kabul edilme, besleme, ve sıcaklık ortamında sağlarlar. Bir bebeğin etini kesmek, bu güveni yıkar. Sünnet, bebeği ve bu bebeğin olacağı kişiyi yaralar ve zarar verir. Oğullarının bütünlüğüne saygı duyan ana-babalar, ona doğumdan kaynaklanan hakkını bağışlarlar yani kendi bütünlüğünde mükemmel ve güzel olan vücudunu.
 



Sünnet Bilgi : Sünnetin zararlarıyla ilgili daha çok türkçe kaynak için.

CIRP : Sünnet Hakkında Bilgiler ve Kaynaklar Derneği’nin sitesinde “sünnet” diye bilinen jenital müdahale ile ilgili her tür bilgiye ulaşabilirsiniz.

Circumcision Resource Center : Sünnet Hakkında Bilgiler Derneği, kar amacı gütmeyen, halkı ve tıp çalışanlarını sünnet konusunda aydınlatmayı amaç edinmiş bir dernektir.

Mothers Against Circ : Sünnete Karşı Anneler Derneği (MAC) ana babalara sünnet hakkında tam bilgilendirilmiş kararlar vermelerinde yardımcı olmaktadır

NOHARMM : NOHARMM, sağlıklı erkek çocukları ve bebeklerinin sünnetine karşı organize olmuş eyleme hazır erkeklerin kurduğu, kar amacı gütmeyen bir dernektir. Amacımız erkek jenitallerinin kesilmesi ile ilgili kamuoyundaki uyanışı destekleme, ve jenital bütünlüğün bir temel insan hakkı olarak algılanmasına yardımcı olmaktır.

 Intact America : Intact Amerika Amerika'da Tüm insanlar için sağlıklı bir cinsel gelecek sağlamak için çalışan en büyük ulusal savunma grubudur. Intact Amerika zorlu sosyal ve cinsel normlardan ve tüm çocuklar ve olacak yetişkinlerin sağlık ve refah için savunarak misyonunu yerine getirmektedir. Intact Amerika çocukları kültür, din, kar, ya da ebeveyn tercihi adına kendi rızası olmadan onlara yürütülen tıbbi gereksiz ameliyatlar arınmış bir dünya öngörülüyor.

NOCIRC : National Organization of Circumcision Information Resource Centers (Sünnet Bilgi Kaynağı Merkezleri Ulusal Örgütü)
15 Mart 1986 tarihinde, San Francisco Bay Area sağlık profesyonellerinden oluşan bir grup, Marilyn Milos RN liderliğindeki Sünnet Bilgi Kaynağı Merkezleri Ulusal Örgütü (NOCIRC) içinde (1985) kuruluşunu ilan; sünnet hakkında bilgi almak için Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk ulusal clearing house. İlk on yılında, NOCIRC uluslararası bir ağ haline geldi ve şu anda dünya çapında 110'dan fazla merkezleri vardır.

D. O. C. Sünnete Karşı Doktorlar altı kıtada kar amacı gütmeyen kuruluştur. Sünnete Karşı Doktorlar , D.O.C., çocuklar üzerinde rutin sünnet uygulamasına karşı olan doktor ve diğer tıp uzmanlarının kurdukları bir dernektir.

Nurses for the Rights of the Child : Bebeklerin bedensel bütünlüğünü ve çocukların haklarının korunması amacıyla kar amacı gütmeyen bir organizasyondur. Sağlık profesyonelleri olarak, özellikle sağlıklı genital cerrahi değişiklik olmayan bebek ve çocukları korumak için çalışırlar.

Stop Infant Circumcision Society Tıp endüstrisinin faaliyetleri, ve ECS (erkek cinsel sakatlaması) hakkındaki gerçekler. Dernek ziyaretçilerini konu hakkında kendi kararlarını vermeye ve bunu başkalarıyla paylaşmaya davet ediyor.

Circumstitions Jenital bütünlüğün sağlanması ve hangi cinsten olursa olsun çocukların jenitallerinin değiştirilmesine karşı mücadele eden kuruluştur.

https://www.savingsons.org/

https://www.intactnetwork.org/

 


Facebook    Twitter    Youtube      Sünnetin Zararları 1      Sünnetin Zararları 2     Sünnetin Zararları 3      Sünnetin Zararları 4         Sünnetin Zararları 5       Sünnetin Zararları 6       Sünnetin Zararları 7        Sünnetin Zararları 8       Sünnetin Zararları 9       Sünnetin Zararları 10      Sünnetin Zararları 11      Sünnetin Zararları 12      Sünnet Doktoru 1     Sünnet Doktoru 2     Sünnet Doktoru 3